her birimiz insan olarak, kendimizi yargılayalım. içgüdülerimiz emrediyor ki yemek bulunca yiyeceksin, hele hele sevilen bir şeyi sevmiyormuş gibi davranmak sahtekarlık olacaktır. mesela nasıl ki bamya, kereviz vs pişince sevmeyerek yiyor ama börek, köfte vs gelince tıka basa yiyorsan, patates kızartması gelince de abanman senin en doğal güdündür. hele ki içgüdülerin, etrafta rakiplerin olduğunda onları ekarte etmeni emrediyorsa(hani ortamda kız mız olunca istemsizce rakip arkadaşlarını elimine etmek için çırpınırsın belki de farkında olmadan), onlardan fazla patatesi kapmaya çalışmak, diğerlerinin lokmalarını saymak gayet doğaldır. burada uygulanacak en basit bir nezaket kuralı dahi samimiyetsizliktir, kendinle çelişmen, güdülerine karşı sahtekarca bir çırpınıştır. hele hele biri muhabbet etmeadına inatla bir şey anlatmaya çalışırsa bilin ki o adam sadece ve sadece patatesi kapma güdüsünü frenleyebilmek için kendi kendine bir oyun oynamakta, aklını patatesten uzaklaştırıp kendisinin dahi inanmadığı saçma bir konuda konuşup bilincini ıvır zıvırla meşgul etmeye çalışmaktadır. tut ki onu dinleyen bir kaç kişi var, yalandır efendim, onlar dinliyormuş gözüküp bilhassa patatesten en çok lüpletenlerdir. muhakkak ki onlardaki bu dinliyormuş görünme çabası, beyhude yere kendini kandırmaktan başka şey değildir. onlar kendi kendilerine, "aslında diğerleri çok yedi, ben dinledim, dinlerken arada bir iki tane attım ağzıma" yalanını söyleyebilmek için alt yapı oluşturmuşlardır. yalanlarına kendileri de inanabilirlerse vicdanları rahata erecektir, o kadar rahata erecektir ki artık diğerlerini suçlamaya başlayacaklardır içlerinde, ben az yedim onlar benim hakkımı yedi gibi kirli, iğrenç fikirlerle akılları çelinecektir. bu masadaki en samimi insan, patates gelince patatese yumulan insandır, canlı canlı tiyatro oynamayan, başı ayrı kıçı ayrı oynamayan insandır. gerisi palyaçodur gözümde.
çözüm için, konuşmanın patates bitene kadar bitirilmesi önerilebilir. alkolün amacı aslında muhabbettir, patates bunu bozar, herkese doyum tokum yetmeyecek meze ortamı gerer, içimizdeki vahşi insanın güdülerini ortaya çıkarır. insan maskelerimizin düşmemesini istiyorsak ona göre davranmamız gerekir. ya ortaya bir şey söylemezsin, ya herkesin kendi tabağı porsiyonu falan olur, kimsenin kimsenin lokmasında gözü kalmaz. hani fuzulinin mi ne bir hikayesi vardır, sarmaş dolaş uyuyan köpekleri gören bir zat, onların kardeşliğini falan övmüş, fuzuli de "sen ortalarına bir kemik at, o zaman gör kardeşliği" diye buyurmuştur, bu konu ile bu başlık birbirinin tıpkısıdır aslında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder