tutkular, insanı hayatın acılarından bir süreliğine çekip alan tatlı rüyalardır. hiç kimse hayattan zevk almamak istemez ama insan hayatını bir dereceye kadar şekillendirebilir. bu şeklin ötesinde, hükmümüzün olmadığı boyutlardan hoşumuza gitmeyecek olaylar, mutsuzluklar yaşanır. kişi, tutkularına sığınarak bunları görmezden gelmeye çalışır.
tutkularıyla yaşayan insan hayattan zevk alır. ancak bunun kötü yanı, tutku olmadan yaşayamayacağını düşünmeye başlamasıdır. hayattan kaçışın her türlüsü bu insanlar için kutsal, laf edilmeyecek tabular haline gelir. bu insanlar tutkuları olmasa hayattan artık zevk alamayacaklarını bildiklerinden tutkularına daha da bir hırsla sarılırlar ve onları kaybetmekten korkarlar. bu yüzden tutkular insanı ele geçiren birer parmaklık gibidir, seni özgürleştirdiğini iddia etsen de aslında seni yönlendiren şeylerdir.
tutku sahibi olmayan insanlar, hayattan belki diğer insanlar kadar zevk almazlar, ancak sizden daha fazla özgür ve objektif düşünebilme yeteneğine sahiptirler. aşk, din gibi çok büyük ölçekli ve kapsamlı tutkular kişinin hayatını daha büyük ölçüde yönlendirirler ve iradenin ötesine geçip sağlıklı düşünmenizi engellerler. bu tutkuarına bağlanmış insanlar, dinsiz, aşksız, ailesiz, alkolsüz vesairesiz bir hayatın işkence olacağını düşünürler. ve tutkularından ayrılmamak için tutkularına körü körüne bağlı olup bir tür bağnazlık ile hayat görüşlerine müdahale edebilecek her şeyi reddedebilirler.
tutku sahibi olmayan insanlar, tutkulu kimselerce "ot" olarak nitelendirilebilirler, çünkü bu insanlar onların standartlarına uymamaktadır. paraya tapan insanlar için para pulu önemsemeyen insanlar önemsizdir. kitap aşıkları, kitap okumayan insanları değersiz bulurlar. siyaset ile yakından ilgilenen vatan kurtarıcıları, apolitik insanları bilinçsiz hatta gereksiz vatandaş olarak görürler. çünkü tutkunun insanlara hükmetmesinin bir maddesi de, benzer tutkulara sahip insanları çevrenize toplatmak istemesidir. tutkular paylaşılmak ister, sevgilisi olmayan insanlar sevilmemekten kudururlar ya da en basitinden müziği sevenler başka insanlarla aynı grupları dinlemekte olduklarını bilmekten haz alırlar. bir gruplaşma söz konusu olup tutkularınız sizi tutkularınızın büyüklüğünce duvarların arkasına hapsedecektir.
bunun sonucu ile tutkular üzerinize forma gibi de yapışabilir. insanlar hislerini belli etmeye bayılırlar çünkü arkasına sığındıkları tutkularını yüceltmek, ve bu yüce şeyin bir müridi olduklarını göstererek gurur duymak isterler. evet, rockçılar ve metalciler siyah giyinir, aşık insanlar sürekli sevgilisiyle birlikte görünür ya da istanbula giden izmirliler kafa siker. bu onların markasıdır artık, markalarının reklamını yaparlar.
tutkusu olmayan insanlar, çevrelerinde bu markaları görüp onlara sahip olmak isterler. çünkü onlara, bu tutkulara sahip olmadan yaşanamayacağı empoze edilmiştir. koleksiyonculara, bir takımın taraftarlarına gıpta ile bakarlar, "keşke ben de gitar çalabilseydim", "ben de araba kullanabilseydim", "ben de futboldan anlasaydım" derler. ülkelerini diğer insanlar gibi sevmek ya da dinine diğer insanlar kadar bağlı olabilmek isterler. çünkü artık onlar da bunun kafa dinlendiren, huzur bulduran, zaman geçirten bir şey olduğunu düşünüp, sıkıntıdan bir rüzgara kendilerini kaptırmak, düşünmemek isterler. bu tutkular aslında basit birer hobidir, can sıkıntısını azaltmaktan başka bir şeye yaramazlar. ancak dışarıdan bakıldığında bu bir yaşam felsefesi gibi görünür. tutkuların yayılmasının, furya olmasının sebebi budur.
hiç bir tutkusu olmayan insan, bir tutkunun esiri olmanın gerekli ya da zorunlu olmadığını bildiği sürece güzel insandır, iyi insandır. ancak, bir tutkuya kapılabilitesi gene de yüksek bir ihtimaldir. zevk aldığı şeyleri tutku haline getirip getirmeyeceği, elbette bilinçli olarak kendi tercihi olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder