belki inanmayacaksınız, giydiğim 2-3 pantolonum var. giyime kuşama önem veren biri değilim, çorap sayım haricinde hiç bir giysimin niceliği, kazak sayım t-shirt sayım falan çift haneli sayılara ulaşmamıştır. bir kaç t-shirt ile tüm bir yazı, iki pantolon ile de tüm hayatımı geçirebilirim. pantolonlardan biri kirlenince kıçı açık gezmemek için ikinci bir pantolonum olması gerekiyor, yoksa tek pantolon yeter de artar şahsıma.
tüm bu rejim boku da pantolon muhabbetinden çıktı zaten. pantolonlarımdan bir tanesi sonunda adeta parçalandı. çok seviyordum pantolonumu, bu yüzden üstümden hiç çıkarmıyordum. kirlenince yıkanana kadar başka pantolon giyiyor, iki gün sonra diğerini tekrar üzerime geçiriyordum. pantolon yıpranmaya başlamıştı, paçalarından ipler çıkmış, ağ bölümü sökülmeye başlamıştı. ne zaman bir yırtık, bir delik görsem bu pantolonu valide hanımın eline tutuşturuyor, "bunu bir terziye veriver şurasını dikiversin" diyordum. bir oldu iki oldu, zamanla kumaş yıprandı, inceldi, delinmeye falan başladı. annemin eline pantolonu her uzatışımda annem yeni bir pantolon almamı söylüyordu. artık terziye gitmekten utanmaya başlamıştı.
annemi gözümün önüne getirebiliyorum. elindeki torbada benim emektar olduğu halde terziye gidiyor, umut sarıkaya tiplemeleri gibi ehe ehe diye gülmeye çalışıyor, terziye "bunun kıçı gene yamanacakmış" diye pantolonu uzatıyordu. terzi bizi fakir zannetmesin diye de "oğluma ne levi'slar ne dieseller aldık, tutturdu ben bunu giyeceğim diye deli oğlan ehe ehe" diye cümleler kurup dükkandan kaçıveriyordu. elleri öpülesi çilekeş anam bir kaç ayda bir terziyi ziyaret ediyordu, pantolonum yamanmaktan bir hal almıştı. terzimize üç ayda bir sektirmeden tamir yaptırıyor, eline emekli maaşı gibi düzenli olarak parasını veriyorduk.
her neyse, geçen gün pantolonun artık şaftının kaydığını üzülerek fark ettim. benim için tam bir yıkım oldu. pantolonun, bikini bölgesi dediğimiz kısımdaki yamalar baş vermişti. bir daha yamanamaz, dikiş bile tutmazdı, oradaki kumaş o kadar incelmişti ki yağlı kağıt gibi arkasını görüyordunuz. insanların bu mühim bölgelerimi görme düşüncesinden hiç hoşlanmadım. ağlaya ağlaya pantolonumun ceplerini boşalttım, her bir dikişi, hatta defalarca delinmiş ve onarılmış ceplerini bile ters yüz edip okşadım. bu rengi solmuş sevgili pantolonumu ömrümün sonuna kadar unutmayacağım.
ceplerimden çıkan öteberiyi yedek pantolonumun ceplerine doldurduktan sonra, epey zamandır eski pantolonlarımı kullanmadığımı fark ettim. gardrobun bir köşesinde kaderlerine terk edilmiş bu pantolonlara yıllardır ihtiyacım olmadığı için -dediğim gibi diğer iki pantolonum bana yetiyordu- onları unutmuştum. gardroptan onları çıkarttım...
bundan sonrası çok hüzünlü. geçen yıllarda aldığım kilolar kişnedi, acı gerçek meşin kırbaç gibi şakladı.
pantolonları; düğmesi iliklenemeyenler, fermuarı çekilemeyenler, kıçıma girmeyenler ve paçalardan yukarı çıkartılamayanlar olarak dört gruba ayırdıktan sonra başımı ellerimin arasına aldım ve düşünmeye başladım. besi hayvanı gibi yemiştim, hareketsiz yan gelip yatıyordum. kış için yağ depolamış bir hayvan gibi olmuştum. eskiden filinta gibi değildim ama bir gururum vardı. şimdi gururum paramparça olmuş, çaresizlik dört yanımı sarmıştı.
-kalça, basen ve göbek bölgesinde aşırı yağ birikmesi söz konusu
-biraz açık konuşun doktor bey
-malesef götünüz büyümüş
lan, ben bu pantolonlara girebiliyordum. lan ben sırf şu pantolon düşmesin diye kemer takıyordum. lan, lan, ulanlaaar...
hemen bir karar vermeliydim. ya kaderime razı olup obezite ile yaşamayı öğrenmem gerekiyordu, ya da.. hayır, olamaz, çok zor, imkansız, bugüne kadar deneyip de başarabilen kimse olmadı. o kelimeyi ağzına alma bile.
-paşam, kilo vermek için spor da yapmak lazım
-yapılır !
-hadi yapıldı diyelim, az yemek nefsi köreltmek lazım
-körelir !!!1!
-hadi o da köreldi, rejimi üç günde bırakmamak için irade lazım
-bulunur !!!11!birbir1!
o, dediklerinin hepsini yaptı. yapamayacağı şeyi asla vadetmedi. rejimin değişmesi şart olmuştu. hemen kurmaylarıyla toplanıp alınacak kararları açıklaması gerekiyordu. evde bir tek annesini buldu. annesi ay parçası oğlu biraz zayıflar gibi olsa "avurtların çökmüş senin" diye üzülen birisi olduğundan fikrini şimdilik kendine saklamaya karar verdi.
şu anda bir histeri içerisindeyim. daha önce de kilo vermeye uğraşıp buna muvaffak olduğumu hatırladıkça içimi bir neşe kaplıyor. eskiden yaptıklarımı kafamda toparlıyorum. bu pazartesiden itibaren namaza bilem duracak vaktim yok, her boş anımda yürüyüşe çıkacağım, olmadı evde komando dansı yapacağım. ikinci bir emre kadar tatlı yasak, belki kurban bayramında anneannemin meşhur kalburabasmalarından dörtte bir tane yiyebilirim. kıçıma girmeyen her pantolonu odamın duvarlarına poster gibi asacağım, onlara baktıkça içim sarsılmaz bir azimle dolacak.
irade önemli tabi, aramızda hainler dolaşıyor, bizi ayartmaya çalışıyorlar. her an birisi elinde yiyeceklerle belirebilir ya da dışarı çıktığımda zorla kebapçıya götürebilir. kafamdan bu düşünceleri siliyorum. fazla yemek yok, bizim ölçülerimiz gramla kiloyla değil fincanla kaşıkla. pazartesiden itibaren kuş kadar yiyeceğim. siz hiç çay kaşığı ile içli pilav yediniz mi, ben bir kere yedim kör oldum. rejimden ummazdım bunu, siz hiç çorbayı ekmeksiz içtiğinizde ağladınız mı?
o değil de, ben bu muazzam göbeği ne zaman büyütmüştüm, hiç haberim olmadan bir yılan gibi çöreklenivermiş, gece yediğim her yemek ile, kahvaltıda ekmeğe sürdüğüm her şokella ile daha da irileşmişti. göbeğime sinirle bir tokat attım, göbeğim bir jöle gibi sallanmaya başladı. göbek o kadar büyümüştü ki o sallandıkça ben de sallanıyordum. yere düşmemek için koltuğun kollarına sıkı sıkıya tutundum. 45 saniye sonra sarsıntı geçtiğinde çok korkmuştum, zar zor yerimden kalktım ve bu rejim işine girmemin ne kadar isabetli bir karar olduğuna hükmettim.
rejim yapan insanların yüzde doksanyedisi gibi pazartesi başlıyorum. yarından itibaren rejime başlayacak olmam, bu günün bekarlığa veda partisi gibi geçeceği anlamına gelmekte. yarın artık kuzu mu çevirtirim, kokoreççi mi kapatırım henüz karar vermedim. ama ondan sonraki gün büyük gün.
daha önce kilo verirken de göbeğim çok büyüktü, hatta şimdikinden bile daha büyüktü. kendisine isim bile vermiştim, zaten o da zamanla benim yapışık ikizim gibi bir şey olmuş, kendine has tavırları ve canayakınlığı ile kendisini arkadaş çevremde sevdirmişti. sayesinde kinge dördüncü aramamıza gerek kalmıyordu, benden iyi oynuyordu pezevenk. ta ki bir gece rüyama girdi o zaman rejime başlamıştım. rüya şöyleydi, hani şişman insanlar penislerini göremez derler ya, rüyamda göbek büyüyordu, penisim arkasında kayboluyordu. bir gemiyle memleketinden ayrılan insanlar gibi kahroluyordum, penis yavaşça sadece tepesi kalacak şekilde uzaklaşıyor, nihayet ufukta bir nokta kadar kalıp en sonunda gözden yitiyordu. kan ter içinde uyandım, hemen pijamayı indirip baktım. ufukta el sallıyor gibiydi ve o gün rejime başladım.
şimdi gene hortlayan göbeğe, tempra tamponu gibi kıça ve filayağına benzeyen baldırlara veda zamanı. bu entryyi yazıyorum ki, yarından itibaren başlayacağım rejim ne zaman tehlikeye düşerse bu yazıya bakayım, titreyip kendime geleyim. ne zaman sokakta dönerci görsem yazdığım yazıyı hatırlayayım da sokaktan tanklar geçsin, rejime yönelik tehditler ortadan kalksın. "sen kilo almışın" diyen arkadaşlara göğsümü gere gere "vericem kiloları" diyeyim. evde dörder tabak yemek yeme artık yok, sebze yemeği varsa patates kızartmak yok, ekmek yok. acı var mı acı, var amına koyım ama bu şarapçı göbeği gidene kadar durmak yok, yola devam.
o pantolonlar gene götüme girecek arkadaş, bak buraya yazıyorum. bir muhabbet kuşu gibi marul ve maydonozla besleneceğim, sahile çıkıp grand ekinoks gibi koşacağım ama eski halime geri döneceğim.
nickimi de sadece "kirpi george" olarak değiştireceğim, moderasyon ile temaslara başladım.
-bizim terzi geldi bu gün, "ne zamandır pantolonu yollamadınız, hayırdır" diyor
-başka arayan soran var mı peki
-anneannen sen seversin diye kalburabasma yapıp yollamış, şimdi mi getireyim, yemekten sonra mı yersin
-ne var yemekte
-ıspanaklı börek, yanına da köfte kızartıcam biraz
*rejim geçersiz bir işlem yürüttü ve sonlandırılacak*
-ne pis aileymişsiniz siz be
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder