9 Ekim 2010 Cumartesi

bebek kokusu

özür dilerim de sik gibi bir kokudur.

baş tarafı salya ve kusmuk, kıç tarafı sidik ve bok kokar, neresinden tutarsanız tutun elinizde kalır yani. liselerde şaka olsun diye koku bombası atacaklarına sağa sola bebek koysalar aynı etkiyi yaratır. koku öyle keskindir ki bu iğrenç sıvıların harmanlanmasıyla oluşmuş koku bir saniye içinde 10 metre kadar öteye ulaşabilir, kapalı bir alanda iseniz üç saniye içinde tüm alan bu zehirli gazla dolup taşar, kapalı alanın büyüklüğü önemsizdir isterseniz uçakta olun isterseniz bir hangarda isterseniz kapalı spor salonunda olun bu koku köşe bucak bırakmadan ortamın anasını sikecektir. zaten kısa bir süre sonra izleyiciler ölmeye, uçak düşmeye başlar.

dünyada sadece bir kaç kişi bu biyolojik saldırıdan etkilenmez, çocuğun annesi, anneannesi, ablası vesaire. onun dışındaki insanlar için bu bir işkencedir, insanlık ayıbıdır.

bebeğin kokusunu bilmeyen insanlar vardır, onlar sokakta köpek gezdirenlerin yanına gidip "köpeği sevebilir miyim" falan diyen güruha aittirler. köpeğin kıllı, salyalı bir varlık olduğunu akılları alamaz, çünkü köpekleri yoktur, hiçbir zaman halılarına işememiştir ve ıslak bir köpeğin kokabileceğini bilemezler. aynı şekilde bebekleri bir kereliğine kucaklarına alıp iki agucuk yapıp annelerine teslim eden bu insanlar bebek kokusunu çok sevdiklerini söylerler. bir arkadaşım vardı, kızcağız bebekler çok şirin, mis gibi de kokarlar falan diyordu. bir gün kucağına bir bebek aldı, bebek bir kaç saniye sonra kucağına kustu arkadaşımın. "alın bunu bendeeeeen" diye höykürüşleri, kusuğu temizlemeye çalışırken kaşının gözünün seyirmesi hala hatıramdadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder