9 Ekim 2010 Cumartesi

saplaştırma aurası

saplaştırma auram olduğunu ilk fark edişimi hatırlamıyorum. sadece bir gün kendi kendime konuşurken "benim arkadaşlarımın tamamı neden sap yahu" diye sorduğumu ve ardından bütün sorunun benden kaynaklandığını anladığımı biliyorum.

yıllar evvel auram şimdiki kadar kuvvetli değildi. arkadaşlarımın sevgilileri olurdu, beraber gezer tozardık, zaman zaman da birbirlerine duydukları aşkı bana da anlatmalarını keyifle dinlerdim. ben de kendi kız arkadaşlarımı onlarla tanıştırırdım, aşk dolu günlerden hakkını vererek faydalanırdık. zaman zaman da başka arkadaşların birileriyle tanışmasına vesile olurduk. aşk vardı, sevgi vardı, kanımız kıpır kıpırdı, karşı cinsi sadece cinsel yönden algılamaz, mutluluğu arar dururduk. halimizden hoşnuttuk, eski sevgililer gider, yeni sevgililer gelir, bu olanları da yaşlıların ölüp de bebeklerin dünyaya gelmesi kadar doğal karşılardık.

evet, geçen gün, eski zamanları anıp da neler değişti, hayatlar ne kadar farklı diye küçük bir sorgulama yaptığımda, şaşkınlıkla en büyük değişimin çevremdeki insanların neredeyse tamamının saplaşması olduğunu tespit ettim. etrafımdaki onlarca insan balta gibi yaşıyordu. kalplerinde bir şeyler küllenmişti.

zaman zaman sevgilisinden ayrılan arkadaşlarım olduğunda "boş iş aşk sevgi" diye başlayan tiratlar atıldığını bilirsiniz, ancak bu insanlar bir kaç gün sonra bile kollarında yeni biriyle geliverir, cemiyete yeni sevgilisini takdim eder, zaman zaman size onu ne kadar çok sevdiğini anlatır falan.

anormallik burada başlıyor işte. sap bir güruhla sarılmış olabilirsiniz ama bu geçicidir. fakat artık auram o kadar kuvvetli ki...

şöyle izah edeyim. arkadaşlarım sevgililerinden ayrılmaya başladılar. beraber içtik ve "aşk meşk yalan dolan" nidalarıyla alkollü nefeslerimizle kendimizi avuttuk. bu insanlar bir kaç gün sonra yeni sevgili edinmemeye başladılar. bekliyordum, bir süre sonra kalpleri bir yerinden gevşeyecek ve içine yeni birilerini kabul edecekti. olmuyordu, romantizm fedaisi o insanlar birer geyik adamına dönüşüyor, yeni bir aşk arama isteklerini kaybediyorlardı. anca beraber gezelim, anca arkadaşlarla muhabbet. çevremin sadece erkeklerden oluştuğunu sanmayın sakın, kızlar da acayipleşti. ya insan biraz süslenir püslenir, birilerine göz kırpar, kalbini çalacak prenslere biraz cesaret verir değil mi? yok efendim, anca takılalım, anca cümbüş anca cart curt.

auram yüzünden kırk yıllık sevgilisiyle ayrılanlar var. boktan bir kavga ve herkes kendi yoluna. dalları kurutan, çiçekleri solduran kış baba gibi çevreye saplık saçıyorum. benim yüzümden en ortamcı arkadaşlarım mazbutlaşıyor, en romantik bireyler materyalistleşiyor. daha bir kaç sene öncesine kadar o sevgili senin bu sevgili benim kız arkadaşlar bile akşam bira içip muhabbet etmeye çağırıyor beni, ve artık sevgililerimizi değil de en gereksiz en olmazsa olur şeyleri çekiştiriyoruz. arkadaşlarımın bazılarına "aşk" dediğimde bön bön yüzüme bakıyorlar, "eski sevgili" dediğimde zar zor hatırlıyorlar. onların gönül maceralarını onlardan daha iyi hatırlar hale geldim, "hani bilmemkim vardı onunla çok yakışıyordunuz birbirinize" diyorum "o kimdi abi" diyorlar.

auram onları saplaştırmakla kalmıyor, adeta aşka dair sevmeye dair ne varsa hafızalarından çekip alıyor, karşı cinsle muhabbet yeteneklerini ve isteklerini köreltiyor. girdiği bardan kız kaldırmadan çıkmayan arkadaşlar anca kös kös bira içmeye başladı, yere bakan yürek yakan kızlar kendini işine gücüne, kedi resimlerine verdi. arkadaşlarım aşktan soyutlanıyor, badakizme gönül veriyor. anca uzaktan "kızın götü çok sağlam", "oğlan çok yakışıklı yaa" türevi muhabbetler.

bütün bunların sebebinin ben olamayacağımı düşünüyordum, insanlığa bu kadar büyük bir kötülüğe sebep olabileceğime ihtimal vermiyordum. ama gerçekler acıydı, bunların kaynağı benim auramdı. yeni arkadaşlar edinince bir haftaya kalmadan sevgililerinden ayrıldıklarını gördüm. okulda yıllardır pek de muhabbetimin olmadığı insanlar arkadaş çevreme dahil oldular, hani o yıllar boyunca farklı farklı sevgililerle gezen insanlar bir anda kendilerini kitap okumaya, bilgisayar oynamaya, lagalugayla vakit öldürmeye verdiler.

lan, bir arkadaş okulu bitirdi, memleketine döndü. auramın etkisinden kurtulur kurtulmaz haberi geldi. evleniyormuş eleman, nişanlanmış. "oha artık" dedim, auram o kadar kuvvetliymiş ki etkisi geçince böyle bir tablo ortaya çıkabiliyormuş.

ne yapacağımı bilmiyorum. insanlardan kaçmaya kadar verdim. muhabbetimden, hayata dair görüşlerimden vesaireden insanları sakınacağım. en son, aseksüelliğini ilan eden bir arkadaşımı facebooktan, msnden sildim.

beni affet evlat, böyle olsun istemezdim, umarım her şey çok güzel olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder