9 Ekim 2010 Cumartesi

sigara içme yasağı

sigara içebilmek özgürlüktür, ancak her özgürlük gibi bunun da diğer kişilerin özgürlük sınırlarını geçtiği durumlarda sınırlandırılması gerekir. sınırlandırmayı yapabilecek kurum devlettir ve devletin bu sınırlandırmayı hem sigara içenler hem de sigara içmeyenler açısından en adil şekilde, hakları gözeterek yapabilmesi gerekmektedir. devlet, sigara içmeyen vatandaşların mağduriyetini engellemek için tüm kapalı alanları onlara tahsis ediyor, fevkalade. ancak, nüfusunun yüzde kırkdördünün sigara içtiği bir ülkede, siz bu insanları öyle siktiredemezsiniz.devlet kolay yoldan çözüm yaratmış durumda, yasak. nasıl yasak, kapalı alanda sigara içmek yasak. tüm kapalı alanlarda yasak. devlet burada adeta tiryakiyi sikip atmış durumdadır.

gözünüzde şöyle canlandırın, durumun tam tersi olsaydı, tüm kapalı alanlarda sigara içmemek yasak olsaydı sigara kullanmayanlar için haksızlık olmaz mıydı. tüm yerler diyorum, bir bara gittiğinde, kahvede otururken illa sigara tüketmek zorundasın, ancak arada dışarıya, sokağa çıkıp hava alabilirsin. temiz hava sahası diye bir şey yok, ancak evinde sigara içmeden durabilirsin. ama bu haksızlık öyle değil mi? ben senin de gidebileceğin, rahat edebileceğin, kendin gibi sigara içmeyen insanlarla konuşup eğlenebileceğin yerler sunmak zorundayım, çünkü seni de korumalıyım. sigara içen insanlara bencil gözüyle bakma, senin yaptığın da bencillik çünkü. sen, kendi rahatın için onların rahatını elinden kolayca alabiliyorken, onlara hak sunmaman doğru olmaz. arabalar geçsin diye tüm yolu arabalara ayırıp yayalara kaldırım yapmamak gibi bir şey.

keyfi bir şey olduğu ileri sürülerek sigara tiryakiliği basitleştiriliyor. bu bizim için o kadar kolay bir şey değil. sigara bir bağımlılık, bir ihtiyaç halinde bizim için. akşam yemeğinden sonra içtiğin bir fincan kahve gibi değil. günde sekiz bardak su içmek gibi. günde bir paket içenler yirmi sigara tüketiyor her gün. sen bir yerde otururken, susayınca su içmenin yasak olması gibi, bizim için bir eziyet bu, empati yapmaya uğraş.

"isteyen sigarasını parkta tellendirir, gider evinde tellendirir" demek ile bu yasağın sigara içenlerin bazı haklarını elinden almasının o kadar basitleştirilmesi, hatta yasak yokmuş gibi düşünülmesi talihsizliktir. sigara içmeyenlerin en temel sosyal haklarını korumak adına bağımlıların sosyal haklarına verilen zarar görmezden gelinmemelidir. bağımlılığın keyfiyet faktörünün ötesinde olduğunu anlamak lazım gelir ki kimse arkadaşlarını ya da diğer insanları kasten zehirlemek istemez elbette. zehirlemek hak değildir, kötü bir şeydir ancak sen onlara başkalarını rahatsız etmeden istediklerini yapma haklarını da elinden almış oluyorsun, bir türlü anlaşılamayan nokta budur.

bu yasağın, sigara tiryakilerinin haklarının korunması üzerine çözüm önerisi olarak mekanlarda sigara içilen bölüm yapılması, çok iyi bir çözüm değildir. zira bu alan tamamen izole edilememiş ise sigara dumanı ve kokusu illa ki tüm işletmeye yayılacaktır. izole edilmiş alanlarda sigara tüketimi de bir çözüm olabilir, güçlü havalandırmalı ve tamamen kapalı camekan alanlar tiryakilerin kullanımına sunulabilir ama açıkçası sigara içen insanın birasını, çayını kahvesini, çalan müziği, arkadaşlarını bırakıp da sokağa çıkması ile bu izole edilmiş alana gitmesi arasında pek fark yoktur. sadece kışları üşümeyecektir.

bunun yerine, sigara ruhsatı diye bir şey yapılmalıdır. yani, bir işletmeci, vergisi, bedeli ne ise ödeyerek mekanı için sigara içim ruhsatını edinip, sahibi olduğu işletmede sigara içilebileceğine dair karar hakkını satın alabilir. örneğin; bir kesim insan dini, ahlaki vs nedenlerden dolayı alkole iyi gözle bakmaz, içenden ve içilmesinden rahatsız olur. bu insanlar, alkol satma ruhsatı olan yerlere gitmezler, rakı balık yapmazlar da başka yerde başka şeyler yer içerler. ama sırf bu insanların varlığından dolayı kimseye alkol satma hakkını vermeseydik, alkol kullanan vatandaşlar mağdur olacaktı. onun yerine, mekanlar alkollü/alkolsüz olarak ikiye ayrılmıştır, dileyen birine gider temiz temiz oturur, dileyen diğerinde gider kafa çeker. sigara yasağında da durum böyle olmalıdır.

ruhsat işi bu noktada anlaşılabilir olmalıdır. alkollü alkolsüz müesseseler bugün varlıklarını güzelce sürdürebilmektedirler. alkol ruhsatını almak kolay değildir, her iş gibi bunun da bir adabı vardır, kura ile verilmez ruhsat. eşşek yüküyle para verilir, hem de çevresinde eğitim kurumu bulunup bulunmadığı vs. şartlara bakılır. uygun görülürse ruhsat verilir. sigara yasağına karşı buna benzer bir ruhsat uygulaması konursa, ona uygun bir formalite hazırlanır, işletmecilerin gözünü korkutacak ve devletin cebini dolduracak bir vergi belirlenir. ona göre işletmeci ruhsatını alır veya alamaz. alkollü ortamları sevmeyen insanlar için pek çok mekan seçeneği mevcuttur, benzer bir uygulama konursa pek çok sigara içilmeyen mekan da var olacaktır. çünkü hitap edeceği kesimi seçmek de işletmecinin hakkıdır. bu yasak, hem tiryakilerin bir yerde otururken sigara içme hakkını elinden almakta, hem de işyeri sahibinin dükkanı üzerindeki haklarını kısıtlamaktadır. bugün istenen şartlara uyan bir restoran sahibi "ben burayı meyhaneye çevireceğim" diyebilmekte, ama bir cafe sahibi "ben burayı sigara içilen bir mekan yapacağım" diyememektedir.

sigara içmeyen insanların en büyük dertlerinden biri de, sigara içen arkadaşlara sahip olunması durumunda, bir yere gidildiğinde pasif sigara tüketiminin söz konusu olmasıdır. bu yasak ile bunun önüne geçilmiştir, yani bir yere sigara tiryakisi arkadaşlarınızla gitseniz bile onlar sizin yanınızda sigara tüketemeyecekler, siz de rahat edeceksiniz. tiryakilik müessesesi bu kadar basit bir şey olmadığından, pek çok arkadaşınızın sizinle beraber böyle bir yere oturmak yerine evinde oturup çayını kahvesini birasını sigara eşliğinde tüketmeyi tercih edeceği gerçeğini unutmamalısınız. böyle olunca da ya cafelere restoranlara belli bir kesin arkadaştan eksik gidecek, ya da onların evine gidip gene sigara dumanı soluyacaksınız. sigara içen içmeyen ayrımı burada kesindir, zaten sigara ruhsatlı yerler var olsa idi, onların tercihi oralar olacaktı, yine siz ya duman soluyacak ya da bir yerlere onlarsız gidecektiniz. sigara içilen işletmelerin varlığı, içici olmayanlar için pek bir fark yaratmamaktadırlar, peki bu mekanlara niye izin yoktur anlam veremiyorum.

zehirlemek kötüdür ve zehirlenmek istemeyenler son derece haklıdır ama bağımlının artık zaruri bir ihtiyacı haline gelmiş bir şeyi kullanmasını bu ölçüde kısıtlamak ne kadar doğrudur. bir mekanda otururken tuvalete gitmen gerekiyor mesela. elbette ki ortaya sıçmayacaksın ama bunun için tuvaletler konmuş, oraya gider ihtiyacını giderirsin. sana "git evinde sıç" denmesi ne kadar abes ise, "git evinde iç sigaranı" demek de o kadar abestir, bir yer göster orada içeyim kardeşim sigaramı, ister sigara içilen mekan yarat oraya gideyim, ister sigara içme alanı yap beni tecrit et, o köşede içeyim sigaramı. yarım saatte bir deve cüce oynar gibi otur kalk yapıp masa sokak arası mekik dokumayayım, bu şekilde seni zehirlemediğim sürece bu da benim hakkımdır.

ey sigara tüketmeyen kesim. siz de haklısınız, yasak doğru. ancak kapalı alanlarda sigara tüketme hakkımızın tamamen elimizden alınmasını savunmak için kafanın tam basmaması gerekiyor. elbette bu yasak bir gün unutulacak, ancak unutulmaya mahkum her şeyin tamamen haklı olması diye bir şey yok. bu ülkede adam sikerler unutulur, bu da unutulur elbet. yapacak bir şey yok, sigarayı tamamen yasaklayacak göt olmadığı için ancak adım adım ilerleyebilir bu yasaklar, bir gün sadece "evinizin balkonunda içebilirsiniz" denirse bile o adamlar taksiye binip evin balkonuna çıkıp sigara içip işlerinin güçlerinin başına döneceklerdir, onları düşünen kimse olmadığı için buna mahkum olacaklardır.

sigara öldürür, ona bir şey demiyoruz ama bırakın da isteyen size zarar vermeden kendini öldürebilsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder