10 Ekim 2010 Pazar

telefon konuşması dinlemek zorunda kalmak

dünyanın en büyük işkencelerinden biridir. telefonun diğer ucundaki insan sizin de tanıdığınız biriyse, sizin de ilginizi çekecek bir şeylerden konuşuluyorsa o kadar kötü bir şey değildir ama diğer türlü kusturucu etkiye sahiptir.

örneğin evdesiniz, telefon çalıyor anneniz açıyor, yirmi senedir görüşmediği bir arkadaşı telefonunu bulmuş da aramış, bir saat konuşuyorlar. muhabbet ne peki, yirmi sene önceki tanıdıkları, birbirlerinin çocukları vesairesi. konuşsunlar, ne yaparlarsa yapsınlar ama evdeki herkes bunu dinliyor. telefon evin en merkezi yerinde, konuşan insanı bırak bütün ev ahalisi, apartmandaki herkes duyuyor amına koyayım.

boş muhabbet ama o kadar boş ki. kaçamıyorsun, o ses çınlaya çınlaya kapalı kapıları geçerek odana giriyor, bir anda üç kişiymişsiniz gibi oluyorsun. sanki annen ve arkadaşı konuşuyorlar da konuşuyorlar, sen de onların yanında yarrak gibi oturuyorsun. bana ne amına koyım sizin komşunuzdan, bana ne amına koyayım bilmemkimin boşanmasından.

ensiferum açtım son ses bu işlenceden kurtuldum.

arkadaşlarla otururken de olur bu. normal modern insan telefonu çaldığında siktirir gider, konuşur işi bitince gelir. bazı denyolar açarlar telefonu, ortamın ebesini sikerler. dakikalar boyunca "naber hacı, bilmemkin nabıyo..." diyaloglarını dinlersiniz. "arkadaşlarla oturuyorum şimdi, seni yarın ararım konuşuruz" falan yok, anca konuşuyor, tatilini anlatıyor, tatilde siktiği karıyı anlatıyor, barda başına gelenleri anlatıyor. lan siktir git.

geri kalanlar da adam telefonla konuşuyor diye dakikalar boyunca sessice bekliyorlar. bir gün telefonu çalan adamın o enine geniş telefonunu götünün öyle derin bir noktasına sokacağım ki, of çok sinirlendim lan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder