13 Ekim 2010 Çarşamba

sevgilisine göre şekil değiştiren insan

kendimizi kandırmamıza gerek yok. "ben sevgilime göre hiç şekil değiştirmedim" diyen insan yalancıdır. size yalancı dediğim için bana kızabilirsiniz, "canınız sağolsun" diyor örnekli anlatıma geçiyorum.

sevgili arayan insan: sevgili arayan insan yani sen, ben, sokaktaki adam, siz sayın hakim, birilerini etkileyebilmek için trendleri inceler ve buna göre kendini değiştirir.
ör: kitaplardan kafasını kaldırmayan birinin, sosyalleşme adına barlara gitmesi. burada şahsımız, potansiyel sevgililerin barlara gittiğini düşünüp kendisi de barlara gitmeye başlamıştır. tersi bir durum da olabilir, ortamcı birisi, entellektüelitenin prim yapacağını düşünüyorsa eline kitap, gazete vs alıp okuyacak, karakterinden ödün verecektir. "kitap sever insanlar barlara da gidebilir" diye hemen karşı çıkmayın, örnekte bu durumun göz ardı edildiğini pek ala siz de anlayabiliyorsunuz.

birine yazan insan: birine yazma sürecinde, karşı tarafı etkileyebilmek için kişi onun hoşlanmakta olduğu şeylere yönelecektir.
ör: yazdığınız kişi metal müzik dinliyorsa, illa ki sağdan soldan metal müzik hakkında, metal müzik icracısı sanatkarlar hakkında bilgi edinmeye, gerektiğinde karşı tarafla iki çift laf edebilecek seviyeye gelmeye çalışacaktır.

sevgili sahibi olduktan sonra: sevgililik müessesesinde, kişileri birebir olarak kafamızdaki insan olduğu için seçmeyiz. böyle mükemmel sevgili diye bir şey olması imkansızdır zaten. onun yerine, kafamızdakine yakın özelliklere sahipse sevgili olarak seçeriz. ilişki süresince, birbirlerini ne kadar tanımamışlarsa, karşı tarafa o kadar ip ucu sunarlar ve diğer şahsın tepkisini beklerler. karşılıklı uyum da zaten bu tepkilere göre şekillenir.
ör: futbol manyağı bir adam, sevgilisi olan hanım da futboldan hazzetmez. sevgililiğin ilk dönemlerinde futbol bahsi pek geçmeyebilir. ama zamanla erkek futbol sevgisini, sevgilisi de futbola karşı hoşnutsuzluğunu yavaş yavaş belli edecektir. bundan sonra, erkek kızı memnun etmek için futbol sevgisinden ödün verebilir, kız futboldan hoşlanıyormuş gibi görünebilir. ilişkinin seyri, karşılıklı ödünlere, yapılan tercihlere bağlıdır. bunlar da hoşgörüye, güç kavgalarına, rol kabiliyetine vs bağlıdır elbette.

sevgilisine göre şekil değiştiren insanın birincil amacı karşı tarafı etkilemektir. bir insan için birisinin ilgisini çekmek, onun ilgi duyacağı bir alana girmekle olabilir. mesela, birisi futbola, elektronik müziğe ve bonzai yetiştirmeye ilgi duyuyorsa, en az birisi ile ilgileniyor olmanız durumunda onun ilgisini çekebilirsiniz. (bu örnekte de boy, pos, kalça, bacak gibi fiziki ilgi alanlarını es geçtiğimi fark etmişsinizdir.) eğer ki kişi futboldan hoşlanmıyor, ama sırf ilgi çekmek için futbol ile ilgileniyormuş gibi gözüküyorsa bu sahtekarlıktır.

bir hikaye vardır, hani bir kız ile bir oğlan ilk kez buluşmuşlar, kahve içeceklermiş. oğlan heyecandan şeker yerine tuz atmış kahvesine, sonra da "ben okyanus kıyısında büyüdüm, tuz tadını çok severim bana çocukluğumu hatırlatır" demiş. kız çok etkilenmiş bu ilginç olaydan, sonsuza kadar mutlu yaşamışlar, kız eşine hep tuzlu kahve yapmış da eleman ölmeden önce mektup yazmış "tuzlu kahvenin tadı bok gibiydi ama seni başka türlü elde edemezdim" diye. hikaye çok şirin görünebilir ama bir yalan üzerine devam etmek bana komik geliyor. yani, bir kız gelse, "ben de star wars hastasıyım" dese, yıllarca üçlemeleri tekrar tekrar seyretsek, sonra da "star wars götüm gibi" dese, kendimi aldatılmış hissederim. bu yüzdendir ki sevgilisine göre şekil değiştiren insanlar karaktersiz diye nitelendiriliyor.

ancak, bu insan doğasında olan bir şeydir. önemli olanın karşıdakini elde etmek olduğunu düşünen herkes, kendinden bir parça ödün verecektir. bebek sesi çıkaran kızlardan pek çok insan nefret etse de, kimse sevgilisini "cancişom bulyuşalym mıy" dediği için terk etmiyor. rock müzikten nefret eden insanlar karı kaldırma umuduyla rock barlara dolup judas priest dinleyip headbang yapıyor. istenmediği halde beraber romantik komediler seyrediliyor, tutulmayan takımların maçlarına gidiliyor. bunun ötesinde, yalandan kişilikler sunuluyor, hoşgörülü, cool, maceraperest, duygusal, aklınıza ne gelirse o türden kimliklere bürünülüyor. komik değil, hoş değil bunlar. ama yapıyoruz, illa ki yapıyoruz çünkü bir noktaya kadar kendimize hakimiz. kötü bir şakaya gülmek bile sahtekarlıktır aslında, ama maksat muhabbet olsun değil mi.

bu zararlı bir şey mi, buna bakalım. mesela ben sadece ama sadece türk pop müziği dinleyen biri olsam, sevgilim de klasik müzik hastası olsa. beni rahmaninofla, schubertle tanıştırsa, ben de çok memnun olsam. gayet güzel bir şey. ama ben klasik müzik dinleyip de hiç beğenmezsem, ama "aşkım, bitmeyen senfoni gerçekten çok güzelmiş" diye yalan söylesem bu zararlıdır. karşımdakine yalandan bir dünya sunmaktayım. hasta fenerli olsam, sevgilim benimle maçlara gelse mutlu olurum, bir şeyler paylaştığımızı, aynı hisleri taşıdığımızı düşünürüm. ama maç sevmeyip de öyle gözükmeye çalıştığını, "en büyük fener" diye bağırırken aslında "ne yapıyorum ben burada amına koyım" diye içinden söylendiğini anlarsam içimde bir şey kırılır, unufak olur, bir şeyler kirlenir. maç sevmiyorsa bırakır, ben maçıma giderim, dönünce gene koynuna girerim, bunda bir sorun yoktur.

birini sevdiğimizde ona yeni şeyler sunmak isteriz. ben hayranı olduğum bir yazarı ona överim, hatta kitaplarını hediye ederim. sevdiğim müziklerden cd oluşturur veririm. sevdiğim bir yönetmenin son filmine götürürüm. öznel olmasını isterim, kendi fikrini üretebilmesini beklerim. beraber tartışmak, beğendiği-beğenmediği yönlerini ondan duymak isterim. "çok güzel film" diye rol keserse atarsa anlarım zaten, bir daha sinemaya gideceğimiz zaman içimi bir sıkıntı kaplar. "acaba karşımdaki insan bana ne kadar rol yaptı" diye kafa yorarım.

kafasında belli kurallar oluşturmuş insan karakterli insandır. deneyip, beğenmeyip oluşturduğum "puzzle yapmak çok saçma" diye bir kuralım varsa, sevgilimle beraber puzzle yapmak özbenliğime saygısızlık olur. ama daha önce hiç denemeyip de yeni öğrendiğim bir şey hoşuma gitmişse bu zaten şekil değiştirmek değildir, kendine yeni bir şeyler katmaktır, yanlış anlaşılmaya da çok müsaittir.

ne kendimizi ne de karşımızdakini kandıralım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder