9 Ekim 2010 Cumartesi

bir hayalden çaktırmadan kaçmak

herhangi bir insandım ve başkalarının hayallerine dahil olmaktan nefret eden herhangi bir insan gibi kaçıyorum. bazen siz farkında olmadan hayatta bazı rollere atanıyordunuz. üzerinize bir görev yıkılıveriyor ve siz hayır demeyi öğrenemedikçe, size bir tür köleliği oyun diye yutturabiliyorlardı. insanlar hayaller kurar ama hayalleri başkalarının üzerine kurulan hayaller masum değillerdir. böyle bir hayalin içinde yer aldığınızı fark ettiğiniz zaman yapmanız gereken; hatır ya da başka bir şey için rolün üzerinize yapışmasına katlanmak, ya da sizin için yalan olan bir dünyaya sırtınızı dönmektir. çaktırmadan kaçmazsanız hayatın bir güzelliği kalmaz, inanın bana kalmaz.

sevgilimle otururken birden "ileride şöyle bir evimiz olsun, böyle evlenelim, bir kız bir erkek çocuğumuz olsun" diye inleyen nağmeler beni çepeçevre kuşattığı zaman teslim olmam. kendi dünyamda hala özgür olduğumu bilmek uğruna kaçarım. anın güzelliğine hakaret etmemek için onun da kendi dünyasında hayal kurmasına izin veririm, çat diye yıkıvermem hayallerini. herkes kendi dünyasında özgürdür, başkasını hayalleriniz içine tutsak etmek güzel bir şey değil, hatta hayalgücü yüksek insanlara yakışan bir şey değil. "bu saatlerde gökyüzü ne kadar güzel" derim ona, okuduğumuz bir kitaptaki ya da izlediğimiz bir filmdeki bir olayı hatırlatırım. o anda, sırtına binmek istediği hayalleri tutan elini gevşetir, durumun istemediğim ölçüde dayanılmaz olmasının önüne geçerim.

bir başkasının hayallerinde rol üstlenmek belki de cesur insanların işidir. hayallerine başkalarını eklemek de öyle olabilir. cesaret aptallara göredir. savaşlarda hep en cesur askerler ölür. hayat bir savaş değil, olmamalı da. ben kendimce yaşamak istediğim müddetçe varsın korkak ya da kaçak diye damgalanayım. yalancı değilim ama, "evet sevgilim, seninle hep yanyana olacağız, sonsuza kadar mutlu yaşayacağız" diyenlerden daha dürüstüm. hayallerin sadece birer hayal olduğunu anlayamayanların, gerçekleşecek sananların, en sonunda aldanması onlara en uygun cezadır. yalanlar dünyasında ancak hayallerinin afyonuyla ayakta kalabilenler bir gün yıkılmaya mahkumdur. keşke gerçek dünyayı kaldırabilecek yürekleri olsa da hayallerinin günler, aylar ya da yıllar sonunda onlar için önemsizleşeceğini anlatabilsek, sevgilimize "biz anlaşamayıp, kavga edip, birbirimizden sıkılıp ya da başka birine aşık olduğumuzda, ayrıldığımızda, başkalarını bulacağız, şimdilik sadece sarıl bana, başka bir şey de düşünme" diyebilsek.

çaktırmadan kaçmak en acısız çözüm, o anda yaşanan ana yapılan güzel bir yatırım. belki karşımızdaki olayın saçmalığını kendiliğinden görür düşüncesi, belki bizi rahat bırakır umudu. bilemiyorum ama güzel bir şey olduğu kesin. "ben" varlığını koruyor.

-doktor olursun ileride bize bakarsın, aslanım benim, canımın içi. askere gidip geldiğinde sana bir de kız bulur evlendiririm, kendi aileni kurar, kendi hayatını yaşarsın artık
-anneciğim, ben arkadaşlarla dışarı çıkıyorum
-tamam, geç kalma fazla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder